İçeriğe geç
Anasayfa » Blog » Mutluluk anlatılmaz, yaşanır.

Mutluluk anlatılmaz, yaşanır.

Mutluluk çok geniş kapsamı olan bir konudur. Öyle ki üzerine çok sayıda kitap yazılabilir.

Mutluluğun tanımı, kişilere ve bakış açılarına göre değişiklik göstermektedir.

Aristotales’e göre mutluluk, hissedilebilir bir durumdan ziyade bir hayat tarzıdır. İnsan yaşamının biricik amacıdır. Mutluluk ancak erdeme ve kusursuz bir karaktere ulaşarak yakalanabilir.

Epikuros’e göre mutluluk denge ve ılımlılıktadır. Aşkta mutluluk olmadığını, mutluluğun arkadaşlıktan geçtiğini savunan Epikür der ki: “Akşam yemeğinde ne yediğiniz sizi mutlu etmeyebilir ama kiminle yediğiniz sizi mutlu eder. Epikür’e göre insanı 3 şey mutlu eder: Dostluk, özgürlük ve düşünmek..

Stoa felsefesinin kurucusu olan Kıbrıslı Zenon’a göre mutluluk ölçülü davranmaktır. Ve doğaya uygun yaşamaktır.

Nietzsche ise, insanın, özgürlüğünü ve kendi fikirlerini kısıtlayan bütün engelleri aşacak büyük bir güç ve mücadele ruhuna sahip olarak hayattan memnun olunabileceğini savunmuştur. Mutlu olmak, zorlukları aşıp hayatı yaşamak için orijinal yollar yaratarak, bu güce sahip olduğunuzu kanıtlamaktır.

Buddha’ya göre, sonu mutluluğa varan bir yol yoktur. Yol mutluluğun kendisidir. Mutluluğu, bir yere, bir şeye ulaşmaktan ziyade; kişinin yaşamakta bulduğu doyum olarak tanımlamıştır.

Freud’a göre mutluluk çalışmak ve sevmektir. Çalışmak, kendine ve insanlığa bir şeyler katmak, kazandırmak anlamında bir çalışmadır ve severek yapılması sonucunda, insanı mutluluğa götüren bir aktiviteye dönüşür. Sevmek duygusu da mutlak bir güçtür ve insanda her şeyle baş edebilme duygusu uyandırır. Severek yapılan iş, kişiye mutluluk duygusu katar.

Hemen hemen her yıl dünyanın en mutlu seçilen ülkesi olan Danimarka’daki Mutluluk Araştırma Enstitüsü’nde, mutluluğun bir felsefesi olduğu olduğu düşüncesine sahipler. Felsefenin adı” Hygge”. 

Hygge, samimi ortamlar yaratma sanatı; ruhun sıcacık hissetmesi; tüm dert, sıkıntı ve sinir bozucu şeylerden uzak olma durumu; rahatlatıcı ve mutluluk veren şeylerden keyif alma gibi anlamlara geliyor.. Küçük şeylerden mutlu olma, yetinmeyi bilme, sevdiklerine zaman ayırma gibi…

Bilim, mutluluğu, serotonin adındaki hormon ile özetliyor. Yani bize iyi gelen bir eylem, serotonin salgılanmasını tetikliyor ve mutlu oluyoruz. Bilimsel araştırmalar mutluluğun bir seçim olduğunu söylüyor.

Başarılı olunca mutlu oluyoruz.

Para kazanınca mutlu oluyoruz.

Peki bu durumda, başarılı ve zengin insanlar dünyanın en mutlu insanları mı? Hayır.

Çok çalışıp başarılı olmak ve para kazanmak, insanı daimi mutluluğa götürmüyor denilebilir. Bu konuda olması gereken yöntem, mutlu olup daha verimli çalışmak, başarılı olmak ve para kazanmak şeklinde özetlenebilir. Birçok kurum ve okul, ‘başarılı olursam mutlu olurum’ formülünü benimsemiştir. Dolayısıyla biz, süregelen zaman içerisinde, toplum olarak da bu görüşü benimsemiş durumdayız. Mutluluk ve mutsuzluk öğrenilebilir kavramlardır. Bu nedenle toplumun ve hayat şartlarının bize öğrettiği mutluluk kavramı ve yolunu içeren döngünün kırılması gerekmektedir.

Çağımızda mutluluk, maddiyat ve görsellik ile ilişkilendirilmeye başlandı. Çok para kazanmak, güzel arabalar, konforlu yaşam, her türlü imkana sahip olmak vs. mutluluğun asıl kaynakları gibi görülmektedir. Oysaki bu faktörler, mutluluğun asıl kaynakları değil, ancak bizi mutluluğa götüren araçlardan bazıları olarak nitelendirilebilir. İlave olarak, bu kaynaklara ulaştıktan sonra hep mutlu olacağımızın bir garantisi de yoktur. Para, mutluluk için gerekli olan faktörlerden biri olarak nitelendirilebilir; fakat yaşamda bireyi tek başına mutlu etmez. Bunun yanı sıra dar gelirli insanların da tümüyle mutsuz olduğu iddia edilemez. Mutluluk, para ile doğru orantılı değildir; ayrıca mutluluk sonuç değil, süreçtir.

Albert Einstein ‘Mutlu bir hayat yaşamak istiyorsanız, hayatınızı bir amaca bağlayın, kişilere veya eşyalara değil’ demiştir. Öncelikle kendimizi gelişime adamak, farkındalığımızı artırmak; hayallerimizi, yapmak istediklerimizi ve hedeflerimizi belirlememiz önemlidir. Hayatımız, ona vereceğimiz anlamlarla zenginleşir.

Hayat içerisinde her bireyin yaşam amacı birbirinden farklılık gösterir. Önemli olan, kişilerin yaşam amaçlarını bulup, bu yönde ilerlemesidir. Kişi, bu şekilde mutluluğa ulaşabilir. Asıl mutluluk ve huzur, kaliteli bir yaşam, insanca yaşamak, olgun ve erdemli bir insan olabilmekten geçebilir ve  çoğu zaman bu saydıklarımız bir yaşam amacı da olabilir. Hayatımızda konfor ve bereketi inşa ederken yaşam görüşlerimizi de aynı doğrultuda yükseltirsek, yaşam amacımızı bulmamız daha kolay olacaktır. 

Üretmeden, kendini geliştirmeden yaşamak mutsuzluğa neden olur. Üretmek ve üretileni paylaşmak ise mutluluk kaynağıdır. Mutluluk aidiyettir, maskesiz ve kendin olabilmektir, sevmek ve sevilmektir, güvendir, paylaşmaktır. Bizim mutlu olmamız, etrafımızın da mutluluğu ve dolayısıyla toplumun mutluluğudur.

Üretmek, üretileni paylaşmanın ve karşılıklı güven duygusunun hayatımızın bütününe yayılması, sevgi ve mutlulukla yaşamak dileği ile…